Vajinismusun Gerçek Hikâyeleri

10 Yıldır İstanbul’da, Bir Kapının Ardında, Bir Doktor Odasında 

Başarı öğretisiyle yetişenler, hastaları sıhhatlerine kavuşunca mutlu olurlar. 

Son 10 yılda kliniğimde sıkça tedavisini üstlendiğim vajinismus hastalarımın farklı hikâyelerini derlemek istedim. Ortak temayı düşündüm... 

Gerçek olan sadece yalnızlıktı kapıların ardında. 

Oysa kapının ardı iki kişiydi; yaşanansa kocaman bir yalnızlıkla mücadeleydi. 

Hikâyeler kimi zaman birbirine benzerken, kimi zaman bambaşkaydı… 

Şimdi bakalım, akılda kalan, beni etkileyen ve sizin de unutamayacağınız hikâyelere… 

Minik bir not: İsimler paylaşılmayacaktır. Hasta öyküleri klasik vajinismus vakalarından farklıdır. 

Birinci Hikâye: Yirmi Yıllık Sessizlik, On Günlük Mucize 

birinci-hikaye-yirmi-yillik-sessizlik-on-gunluk-mucize

Geçmiş yıllardan bir gün… Asistanımla uzun bir telefon görüşmesi ve bilgilendirme sonrası, çocuk isteğiyle bir çift muayeneye geldi. 

Önce ayrıntılı bir öykü aldım. Kadın ve erkek birbirine sevgiyle bakan, oldukça mutlu, keyifli bir yaşam süren bir çiftti. 21 yıllık evliydiler. Çok erken yaşta evlenmiş, adeta birlikte büyümüşlerdi. Kadın 40’lı yaşlarında, erkek ise 45’lerindeydi. 

Uzunca konuştuk. Kısırlık (infertilite) nedeniyle tedavi arayışında olduklarını belirttiler. Hiç doktora gitmemiş, hiç ilaç kullanmamışlardı. 

Ayrıntılı anemnez ardından muayene odasına geçmek üzere hastamı yönlendirdiğimde kadın şöyle dedi: 

Ben hiç muayene olmadım ki...bizim yaşadığımız tam anlamıyla bir seks de değil...  Yapamam, muayene olamam ki…” 

Ardından hüzün ve yaşlı gözler… 

Muayeneye gerek olmadığını söyleyen danışanım, eşinin de desteğiyle: 

İsteğimiz sadece tüp bebek,” dedi. 

Biz mutluyuz, iyi anlaşıyoruz, iyi dostuz, sevgiliyiz, hatta sevdalıyız… de sen ona.” 

Muayene şartsa, anestezi altında yapılsın. Biz çocuk istiyoruz.” 

Sonra gözlerime bakarak tekrar etti: 

Vajinismusun tedavisini değil, çocuk istiyoruz.” 

Gerçekten de bu kararlılığı beni çok etkiledi. Kocasının elini tuttu. Gerçekten iyi dost, iyi sevdalılardı. 

Ve çok kararlıydı. Vajinismus tanısını da, tedavisini de reddediyordu. 

20 yıldır yaşıyoruz böyle. Tamamlanamamış ilişki nedir doktor? Her şey mekanik mi?” dedi. 

Baktım, bu yüreği güzel kadın çok dirençliydi. Konuşmamız şöyle sürdü: 

Evet, tüp bebek yolunda birlikteyiz,” dedim. “Ama yapılacak testler, içilecek ilaçlar var. Önümüzde en az 10-20 günlük bir süreç var. Bu sürede gel, mücadele edelim ve vajinismusu birlikte aşalım.” 

Güldü, inanmadı: 

Olmaz… Yapamayız… Hiç uğraşma…” 

Doktor, 20 yıl geçti. Sence olur mu?” 

Olur,” dedim. 

Ve başladık tedaviye. 

Ortalama 10 gün süren bir tedavi sürecinin ardından, 21 yıllık vajinismus sorununu çözmüştük. 

Ancak zamanla yarışıyorduk. Azalan yumurtaları kaybetmeden toplamamız gerekiyordu. Topladık. Oluşan embriyoları anne rahmine transfer ettik. İki deneme yapılmıştı. Yumurtalar toplanmış, çok  güzel embriyolar oluşmuştu. Ama rahim kabul etmemişti. 

Üzgündük, çok... 

Bir gün umudunu hiç yitirmeyen bu güzel kadın geldi: 

Adetim gecikti. Sanırım menopoza girdim dedi...” 

Kontrole geçtik. Ultrason probunun sesiyle o an odaya ışık doldu. 

Bir minik kalp sesi… 

Bir minik prenses ışığı… 

Bir umut, bir deniz, bir güneşti… 

Yine yaşaran gözler… 

Ve sonunda, sağlıkla kucağımıza aldığımız bir minik yavru… 

Hikâye inişli çıkışlıydı ama mutlu sonla bitti. 

Her hikâye güzel bitsin. 

Kimi zaman inisiyatif almak, hastayı yönlendirmek, bazen de doğru yolda ısrar etmek gerekir. 

İkinci Hikâye: Gözyaşlarının Ardındaki Gerçek 

24 yaşında, genç bir öğretmen. 

Bir yıllık evli. Eşi de öğretmen. Fakülteden tanışıyorlar. 

İki yıllık bir birlikteliğin ardından evlenmişler. 

Evlilik öncesi cinsel deneyimleri olmamış. Yalnızca dokunma ve öpüşme şeklinde yakınlaşmalar yaşamışlar. 

Aileler uyumlu, çift birbirine sevgiyle bağlı, adeta tutkulu bir birliktelikleri var. 

Ama eksik olan şey: tamamlanamamış bir cinsel birliktelik. 

ikinci-hikaye-gozyaslarinin-ardindaki-gercek

Danışanımız kliniğimize geldiğinde oldukça mutsuz ve kederliydi. 

İlk adımda ayrıntılı bir öykü aldık. Ardından terapi süreci başladı: egzersizler, gevşeme çalışmaları ve kısmen hipnoterapi ile destekledik. 

Öyküyü anlamak kolaydı ama danışanım sanki bir adım ötede duruyordu. Bir şey eksikti, anlatılmayan bir parça… 

Yaklaşık dört seansın ardından cinsel birleşme önerisinde bulunduk. Ancak ertesi sabah, gözleri yaşlı, umutsuz ve bitkin bir şekilde kliniğe geldi. 

Konuşmak istiyorum,” dedi. 

Eksikleri tamamlamak istiyorum...” 

Uygun bir zaman dilimi oluşturarak onu muayenehane odasında birebir aldım. 

Eksik kalan: bir istismar öyküsüymüş. 

İlk kez konuşmak, yıllardır sustuğu gerçeği paylaşmak istedi. 

Anlattı… Anlattıkça ağladı… Ağladıkça özgürleşti. 

Yüreğindeki acıyı, beynindeki travmayı bıraktı. 

Sonra gözyaşlarının arasından gülümsedi: 

İyiyim… Şimdi bitti tedavi.” 

Ofisten bu sözlerle ayrıldı. 

Kontrol muayenesinde gelen pozitif sonuç, hepimiz için en güzel haberdi. 

O anın verdiği iç huzur ve sevinç, sadece danışan için değil, bir doktor için de mesleki tatminin ta kendisidir. 

Şifa, sadece bedenin değil; ruhun da iyileşmesidir. 

Üçüncü Hikâye: Aşk Yetmediğinde 

3-hikaye-ask-yetmediginde

32 yaşında, başarılı bir kadın yönetici. Endüstri mühendisi. 

İyi eğitim almış, yurtdışında 2 yıl yaşamış. Eşi ise sosyal bilimler alanında çalışan bir akademisyen. 

Büyük bir aşk ile evlenmişlerdi. Beş yıldır evlilerdi. 

Ama evlilikleri tamamlanamamış bir ilişkiden ibaretti. 

Kadın, çıplaklık konusunda rahattı ancak vajinal dokunmaya ve cinsel birleşmeye kesinlikle izin veremiyordu. 

Geçmişe ait bir travma da bulunmuyordu.

Evliliğin ilk üç yılı adeta bir peri masalı gibiydi. Ancak zamanla duygusal ve fiziksel kopuşlar başlamıştı.

Sevgi, tahammül, özlem ve istek azalmış; uzaklaşan bedenler, ayrı kalan yüreklere dönüşmüştü. 

Bu süreçte bize başvurdular. Vajinismus sorununu çözmek istediklerini söylediler. 

Ancak değerlendirme sonunda anlaşıldı ki bu yalnızca bir vajinismus problemi değildi. 

Psikiyatri uzmanı ve çift terapistine ihtiyaç olduğunu ifade ettim. 

Danışanım bu öneriye olumlu yaklaştı. 

Bu tedavi yolculuğuna birlikte çıktık. Diğer sağlık profesyonelleri de sürece dahil oldu. 

Pelvik taban fizyoterapisinin de dahil olduğu kombine tedavi sayesinde vajinismus sorunu aşıldı. 

Cinsel birliktelik sağlandı. 

Jinekolojik takibini sürdürdüğüm hastam ve eşi, yaklaşık altı ay sonra ayrılık kararı aldı. 

Çift terapistleriyle devam ettikleri süreçte, fiziksel olarak tamamlanan ilişki ruhsal olarak son bulmuştu. 

Bu olay bana bir kez daha gösterdi ki: 

Tedaviye başlama kararını ertelemek, duygusal kopuşlara neden olabilir. 

Çünkü bedenler ayrılınca ruhlar da kopuyor. Sonrası ise bazen geri getirilemiyor. 

Bu paylaşımlara başlarken yalnızca farklı hasta hikâyelerini anlatmak istemiştim. 

Ama her son mutlu olmayabilir. 

Ve her başarı mutluluğu getirmeyebilir. 

Dördüncü Hikâye: Küllerinden Doğan Aşk 

Muayene odasına yaklaşık 50-55 yaşlarında, kendinden emin, gözlerinde umut ve yaşam enerjisi taşıyan güçlü bir kadın girdi. Eşiyle birlikte odaya girişleri beni derinden etkiledi. Aralarındaki bağ ve bağlılık çok netti. 

Uzun uzun konuştuk. 

Kadın, yıllardır yalnız yaşayan bir Cumhuriyet öğretmeniydi. Hayatı boyunca çok dostu, öğrencisi, yoldaşı olmuştu. O kadar yoğun bir hayatı vardı ki, onu derinden etkileyen bir sevda hiç yaşayamamıştı. Yaşanmış olsa da hatırı kalmamış, akılda kalan bir anı olmamıştı. Cinsellik ise hiç olmamıştı. 

Sonra geçmişten bir adam çıkagelmişti… Bir zamanlar komşu oldukları bir adam. Yıllar içerisinde farklı coğrafyalarda, birbirinden ayrı hayatlar yaşamışlardı. Ancak her ikisi de hayatın farklı alanlarında benzer yıkımlarla karşılaşmıştı. 

4-hikaye-kullerinden-dogan-ask

Zaman onları yine aynı mahallede, eski evlerinde buluşturdu. Bu defa küllerinden doğmak için bir araya geldiler. 

Geleneksellik bu çift için çok önemliydi. Evlilik, nikâh ve ardından aynı evi paylaşma… Her şey sırasına göre olmalıydı. Ama evlilik sonrası yaşanması beklenen cinsellik bir türlü yaşanamamıştı. 

Yine uzun bir görüşme yaptık. Ayrıntılı hikâyeyi dinledim. Ardından terapi süreci başladı. 

Ancak bu süreç yalnızca terapiyle sınırlı değildi. Danışanım menopoz dönemindeydi. Bu nedenle ilaç desteği de gerekliydi. Kombine bir yaklaşımla ilerledik. 

Tedavi başarılı geçti. 

Vajinismus sorunu aşıldı. 

Ve sonuçta biz mutluyduk. Kadın mutluydu. Erkek de mutluydu. 

Her yaşta aşk mümkündür. 

Her yaşta şifa da… 

Beşinci Hikaye: Yeni Bir Bebek

yeni-bir-bebek

Sabah hastanedeki sezaryen doğum nedeniyle randevulara gecikmiştim. Telaşla kliniğime vardım. Bekleme salonunda 9-10 yaşlarında bir erkek çocuk ile 35-36 yaşlarında bir kadın oturuyordu. Küçük bey sabırsızlanmıştı, sıkılmış ve biraz da öfkelenmişti. Önce küçük bir tebessümle gönlünü aldım, özrümü dile getirdim. Ardından annesini muayene odasında beklediğimi belirterek odama geçtim. 

O an hissettiğim heyecan başkaydı. Çünkü bir oğlu olan, vajinismus sorunu yaşayan bir kadının tedavisini üstlenmek üzereydim. 

Her hikâye kendine özgü, her kadın farklı bir dünyaydı. 

Danışanım ev hanımıydı, eşi ise marangozluk yapıyordu. Yirmili yaşlarının başında evlenmişlerdi. Ancak bu evlilikte cinsellik hiç tamamlanamamıştı.

Kadın, evliliklerinin başından beri tatmin ya da haz konusunda ciddi bir sorun yaşamadıklarını ifade etti. Evliliklerinin üçüncü yılında, sürtünme yoluyla yaşanan bir cinsel temas sırasında hamile kalmıştı. Bebekle birlikte evliliklerini tamamlanmış saymışlar, sorunları halının altına süpürmüşlerdi adeta. 

Bugün oğulları 10,5 yaşında. Kadın, ikinci bir çocuk istediklerini ama yıllardır korunmamalarına rağmen cinsel birleşmenin gerçekleşemediğini anlattı. Doğum sürecinde hiç vajinal muayene olmamış, sezaryen ile doğum yapmış ve doğum sonrasında da kontrole gitmemişti. 

Eşi, hayatındaki ilk erkekti. Bir arkadaş vasıtasıyla tanışmışlar, sonrasında evlenmişlerdi. Aynı şekilde, kadın da eşinin hayatındaki ilk kadın olmuştu. Zaman zaman denemeler olmuş ama hiçbiri tamamlanamamıştı. Bu eksik ilişki her iki tarafı da zamanla huzursuz etmişti. Fakat çocukları olduğu için, durumu kabullenmişler ve yıllarca bu şekilde yaşamışlardı. 

Ama artık bir karar verme zamanı gelmişti. 

İkinci çocuk arzusu, onları tedaviye yöneltmişti. Sorular çoktu ama cevaplar belirsizdi. Yine de tedaviye başlamaya karar verdiler. Konuşmalar ilerledikçe, sanki belirsizlik içinde şekillenmiş bir kabulleniş vardı ortada. Sorun hiç dillendirilmemişti. Tedavi seçeneği düşünülmemişti. Zamanla her şey doğal akışına bırakılmıştı. 

Tedavi sürecinde hem kadın hem erkekle görüştüm. Dört koldan başladık ve hızlı, etkili yöntemlerle ilerledik. Yaklaşık üç gün süren bir süreçti. Bu sırada küçük bey her seansta annesiyle birlikte geliyor ve sabırla bekleme salonunda oturuyordu. Çünkü bizde önce evlat gelir… daima. 

Ve sonra… 

Sonrası iyilik, sonrası güzellik. 

Üç günlük terapi sürecinin sonunda, cinsel birleşme başarıyla gerçekleşti. İlk yılın sonunda beklediğimiz müjde geldi: İkinci bebek yoldaydı. 

Altıncı Hikaye: Kurallar ve Korkular

Hastalarımla görüşmeden önce dosyalarına göz atmak, geçmiş kayıtlarını incelemek her sabah uyguladığım önemli bir ritüeldir. O sabah da yine dosyalarıma göz gezdirirken, 09.30 randevusunun vajinismus şikâyetiyle başvuran 23 yaşında genç bir kadına ait olduğunu fark ettim. 

Genç, bekar ve farkındalığı yüksek bir kadındı. Randevu saatine tam vaktinde, yani 09.30’da kapıdan içeri girdi. Kendinden emin duruşu, zarif ve klasik kıyafeti, yüzüne yerleşmiş heyecanla birlikte oldukça dikkat çekiciydi. Henüz mesleğinin başında olan genç bir avukattı. 

Onun için hayat kurallardan ibaretti. 

Son derece başarılı bir eğitim hayatı olmuştu. İstanbul’un prestijli liselerinden birinden mezun olmuş, ardından iyi bir hukuk fakültesinde okumuştu. Geleceği parlak, kararlı bir avukat olarak karşımdaydı. Tüm bu başarılarının ardında ise çok güçlü bir anne figürü yer alıyordu. 

kurallar-ve-korkular

Danışanım, annesinden bahsederken kelimeleri seçmekte zorlanıyor, yüzü terliyor ve huzursuzluğu açıkça hissediliyordu. Birkaç kez "Annemden konuşmak istemiyorum" diyerek konuyu kapattı. Ama yine de annesi hakkında bazı şeyler anlatabildi. Annesi bir enfeksiyon hastalıkları hemşiresiydi ve özellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda oldukça hassastı. Bu hassasiyet, zamanla korkuya ve kaygıya dönüşmüştü. Annesi, kızını bu korkularla büyütmüştü. 

Fakültenin ilk yıllarında tanıştığı ve yaklaşık dört yıldır süren bir ilişkisi vardı. Cinsellik bu ilişkide hiç yaşanmamıştı. Ancak genç kadın, partneriyle fiziksel yakınlık kurmak istiyordu. Fakat bedeninde bu isteğin karşılığı, korkuyla birlikte gelen yoğun fiziksel bir acıydı. 

“Cinsel birleşme bedenimde büyük bir leke ve hastalık oluşturur ” diyordu. 

Tedavi süreci oldukça zorlu geçti. Genital bölgeye en ufak bir temas bile avukat hanımda ağrı, yanma ve sızlama hissi oluşturuyordu. “Deri hücrelerimi teker teker hissediyorum,” diye tarif ediyordu bu duyguyu. 

Yoğun çalışma temposu da terapi sürecini aksatıyordu. Randevular düzensizleşti; bazen haftada bir kez dahi görüşemiyorduk. Yalnız kalmak ve bu süreci tek başına aşmak istediği için sevgilisinden ayrılmıştı. Tedaviye yalnız devam ediyordu. 

Her seansta bir katman daha açılıyordu. Adeta bir matruşka gibiydi… Her çözülen sorun, içinden başka bir travmayı çıkarıyordu. Tam “şimdi ilerliyoruz” derken, yeni bir duygusal düğüm karşımıza çıkıyordu. Süreç uzadı… ve 15 seansa kadar devam etti. 

Ama sonunda… 

Görünmeyen yolun sonu bir anda aydınlandı. 

Ve tedavi, pozitif sonuçlandı. 

Yedinci Hikaye: Dört Günde Değişen Bir Hayat, Vajinismusla Vedalaşmak

dort-gunde-degisen-bir-hayat-vajinismusla-vedalasmak

Danışanım randevu alırken, şikayetlerini anlatmak istemediğini özellikle belirtmiş. Kadın danışanım 42 yaşındaydı. Randevu saatine tam zamanında, oldukça enerjik ve kendinden emin bir şekilde odaya girdiğinde, ilk izlenimim güçlü bir kadınla karşı karşıya olduğumdu. Kendisi, uluslararası bir lojistik firmasının İstanbul  şubesinde üst düzey yönetici olarak çalışıyordu. 

Yaklaşık 10 yıl süren evliliği boyunca hiç cinsel birleşme yaşamamıştı. Evliliğin ilk yıllarında öpüşme, sarılma gibi yakınlıklar olsa da zamanla bu temaslar tamamen ortadan kalkmıştı. Çift giderek uzaklaşmış, ayrı yatak odalarında yaşamaya başlamışlardı.

Bu süreçte herhangi bir profesyonel destek arayışı olmamış, sorun kabul edilmiş, üzerine gidilmemişti. Sonunda sevgi de tükenmiş ve evlilik iki yıl önce sonlandırılmıştı. 

Danışanım, terapiye başvurduğunda hayatında yeni biri vardı. Yakınlaşmalar yaşamışlardı, ancak henüz cinsel ilişki denememişlerdi. Başvuru nedeni, bu yeni ilişkide geçmişten gelen sorunu yaşamamak, ilişki öncesinde çözüm bulmaktı.

Partnerine vajinismus öyküsünü anlatmamış, konuyu paylaşma fikrine de sıcak bakmıyordu. Çift terapisini kesin bir dille reddetmişti. Yaşadığı sorunu bir zayıflık ya da kişisel yetersizlik olarak değerlendiriyordu. 

Beraberce, bekar bir kadın olarak bireysel terapi sürecini başlatmaya karar verdik. Ancak sınırlı bir zamanımız vardı. Danışanım yakın zamanda iş değişikliği yapmış ve yurtdışına taşınma kararı almıştı. Sadece dört günümüz vardı. Yoğun bir terapi süreci geçirdik. Dördüncü günün sonunda tedaviyi tamamladık. Ve güzel beklentiler ile vedalaştık. 

Aradan geçen zamanda danışanımdan olumlu geri bildirimler almaya devam ettim. Ancak en kıymetli haber bir yıl sonra geldi.  Bir mesaj ve pozitif gebelik testi. Vajinismus tedavisiyle ilgilenen bir uzmanın alabileceği en mutlu haberlerden biridir gebelik. 

Vajinismus, yalnızca fiziksel değil, duygusal ve zihinsel yönleriyle de ele alınması gereken bir durumdur. Doğru yaklaşımla, çözüm her zaman mümkündür. 

Bunlar da İlginizi Çekebilir

bekarlarda-vajinismus-tedavisi-nasil-yapilir
Bekarlarda Vajinismus Tedavisi

Vajinismus sorunu nedeniyle birçok evlilik sonlanabilmektedir. Vajinismus zaman içinde kendiliğinden geçebilec…

ostrojen-detoksifikasyonu-nedir
Östrojen Detoksifikasyonu Nedir?

Östrojenler 18 karbonlu hormonlardır. 2 grupta inceleyebiliriz;…

gynefix-spiral-nedir
Gynefix - Spiral Nedir?

Hormonsuz  Sağlıklı Her kadına uyumlu  Doğal yaşam ile uyumlu bir doğum kontrol yöntemi …

Ne Aramıştınız?